1. Okumak istediğiniz şehirleri belirleyin.
Ülkemizde 109'u devlet, 70'i özel olmak üzere toplamda 179 üniversite ve bu okullara bağlı binlerce bölüm yer almaktadır. Bu kadar bölümü tek tek inceleyerek tercih yapmak elbette ki oldukça karmaşık ve gereksiz bir çaba olacaktır. Bu nedenle tercih yaparken ilgi alanınız dışında kalan seçenekleri eleyerek başlamanız gerekir. Okumayı kesinlikle düşünmeyeceğiniz şehirleri gündeminizden çıkartın.
2. Okumak istediğiniz üniversiteleri belirleyin.
İş hayatı açısından baktığımızda üniversite okumanın en önemli artısı oluşturacağınız network, diğer bir deyişle çevredir. Boğaziçi, ODTÜ, Koç gibi üniversitelerde okuduğunuzda aldığınız eğitimin yanı sıra edindiğiniz çevre de sizi hayatta birkaç adım öne geçirecektir. Çünkü bu okullarda okuyan öğrencilerin büyük bölümü gelecekte önemli yerlerde olacaktır. İdealist arkadaşlarımın hevesini kırmak istemem ama birçok öğrenci, mezun olduktan sonra eğitim aldığı bölümün dışında bir alanda iş hayatına atılmaktadır. Okuduğunuz bölüm elbette ki önemlidir ama kişisel görüşüm, "İyi üniversite, iyi bölümden önce gelir". Çoğu durumda iyi bir bölümü vasat bir okulda okumaktansa, seviye olarak biraz altında bir bölümü çok iyi bir üniversitede okumak daha doğru bir seçimdir. Okumak istediğiniz okulları seçtikten sonra imkanınız varsa kampüslerine giderek ortamlarını kendi gözlerinizle görün.
3. Okumak istediğiniz bölümleri belirleyin.
Okumak istediğiniz bölümlerin listesini oluşturun. Burada kendinizi bilindik birkaç bölümle sınırlamayın. Bilmediğiniz bölümleri araştırın. Okul ve dershanelerinizdeki rehberlik bölümleri sizlere yardımcı olacaktır. Bir bölümle ilgili bilgi almak istediğinizde size en sağlıklı bilgiyi verecek olanlar, o bölümlerden mezun kişilerdir. Eğer iş hayatına atılmışlarsa yaptıkları işlere bakın. Üniversite tanıtım günleri elbette ki önemlidir ama her fakültenin kendi bölümlerini ballandıra ballandıra anlatacağını unutmayın. Okumak istemeyeceğiniz hiçbir bölümü asla tercih listenize eklemeyin.
4. Tercih yaparken puana değil, sıralamaya bakılır.
Sınavda aldığınız puan başarı sıralamanızın belirlenmesine yarar. Tercih yaparken puanınız pratikte hiçbir işe yaramaz. Yerleştirme, başarı sırasına göre yapılır. Önce Türkiye 1.si istediği bölüme yerleştirilir. Sonra sırayla 2.'nin, 3.nün tercihlerine göre yerleştirmeler yapılır. Bölümün kontenjanı dolmadığı sürece her aday başarı sırasına göre ilk tercihine yerleşmeye devam eder. Size sıra geldiğinde 1. tercihinize bakılır. Bu bölümün kontenjanı dolmamışsa siz de bu bölüme yerleşmiş olursunuz. Yok eğer kontenjan sıra size gelene kadar dolduysa, bu sefer 2. tercihinize bakılır. Orada da kontenjan dolmuşsa, 3., 4. diye dolmamış kontenjan bulana kadar son tercihinize kadar gider.
5. Bölümlerin başarı sıralamaları her yıl değişse de tercihte öncelikli bilgi kaynağıdır.
Peki puanımızın hangi bölüme girmek için yeterli olduğunu nasıl anlayacağız? Başta da söylediğim gibi tercih yaparken bakmanız gereken puan değil, sıralamadır. Sıralamanız hangi bölüme girebileceğinize dair sağlam bir fikir verir ama asla kesin olarak yerleşip yerleşemeyeceğinizi söylemez. Burada yapılması gereken bir önceki yılın başarı sıralamalarına bakmaktır. Diyelim ki MF-4 puan türüyle tercih yapıyorsunuz ve bu puan türündeki başarı sıralamanız 10,000. Girmek istediğiniz bölümün bir önceki yılki taban başarı sıralaması 10,000'den daha gerideyse, örneğin 15,000'se bu bölüme girmeniz beklenir. Bu sıralama 10,000'den ne kadar gerideyse şansınız o kadar yüksek, 10,000'den ne kadar yukarıdaysa şansınız o kadar az olacaktır. Bu yıl istediğiniz bölümün hangi başarı sırasına kadar alacağını kesin olarak bilemezsiniz ama tahmini olarak 7,500-12,500 bandında (geçen yılki başarı sırasının 25% altıyla üstü arasında) olacağını düşünebilirsiniz. Eğer başarı sıralamanız 10,000 ise, geçen yıl tam 10,000'le kapatmış bir bölüm için bu yıl kazanma şansınız kabaca 50%'dir. Çünkü sıralama yukarı da çıkabilir, geriye de düşebilir ve bu olasılıklar birbirine çok yakındır.
6. Puanınızı Çöpe Atmayın.
Yine başarı sıranızın 10,000 olduğu örnekten yola çıkarsak, tercih etmek istediğiniz bölümün bir önceki yılki başarı sırası 50,000'se bu bölüme yerleşmeniz kesin gibidir. Çünkü başarı sırasında bu kadar büyük oynama nadir görülür. Dolayısıyla bir önceki yıl başarı sırası sizin başarı sıranızın altında kalan tüm bölümleri gönül rahatlığıyla tercih edebilirsiniz. Ancak, çok aşağılarda bölümler tercih etmeniz puanınızın bir bakıma boşa gitmesine sebep olur. Bu durum, 150,000 TL paranız var ve paranızın tamamıyla tek bir araba alma hakkınız varken paranızla Audi almak yerine gidip Tata marka araba almanıza benzer. Ama hayalinizdeki araba Tata'ysa yine de siz bilirsiniz.
7. Başarı sıranızın yetmediği bölümler için de makul ölçüde şansınızı deneyin.
Eğer başarı sıranızın 10,000 olduğu puan türünde tercih yapmak istediğiniz bölümün geçen seneki başarı sıralaması 9,000 ise bu bölümü de tercihleriniz arasına dahil edebilirsiniz. Yerleşme olasılığınız 50%'nin altında görünse de azımsanmayacak kadar şansınız olacaktır. Hatta şansınız az olsa bile geçen yıl 5,000. sıraya kadar öğrenci almış bölümleri dahi yazabilirsiniz. Bu da 150,000 TL ile Ferrari almaya benzer. Bakarsınız ihtiyaçtan satılık bir Ferrari'ye denk gelirsiniz, şansınızı deneyin ama kendinizi buna bağlamayın. Tercihleriniz arasında bir uyum olmalı. Tercih haklarınızı kazanma şansınızın düşük olduğu bölümlerle tüketmemelisiniz. Eğer illa ki bir bölüme yerleşmek istiyorsanız tercihleriniz arasında geçen yılki başarı sıralaması sizin sonucunuzdan geride olan en az 4-5 bölümü de mutlaka tercihleriniz arasına koymalısınız. Hatta bunlardan belki ikisi başarı sıralamanızdan en az 30%-40% geride olmalı. Yani bizim örneğimizde 14,000-15,000 veya bu seviyelerin daha gerisinden de birkaç bölüm yazmak gerekir. Yoksa, kimse Ferrari'sini satmaz, arabasız kalırsınız.
8. Başarı sırası yüksek, tercih sırası düşük olan her bölüm ölü tercih değildir.
Tercihleri yaparken bir önceki yılki başarı sıralaması 50,000 olan bir bölümü, başarı sıralaması 9,000 olan bölümden önce yazarsak bunun bir sakıncası var mıdır? Görünürde bu durumun bir sakıncası yoktur ancak, çok anormal bir durum olmadığı sürece başarı sıralaması 9,000 olan bölümü alt sırada yazdığınız için bu bölüme yerleşme şansınız sıfıra yakın olacaktır. Diğer bir deyişle bu tercihiniz ölü bir tercih olacaktır ve bu nedenle bir tercih hakkınızı boşa harcamış olursunuz. Ama sıralamalar birbirine yakınsa rahatlıkla her iki bölümü de yazabilirsiniz. O zaman alttaki tercih ölü olmaz. Başarı sıraları değişebileceğinden iki bölüm bu yılki sonuçlarda yer değiştirebilir. Yani geçen yıl altta olan bölüm, bu yıl diğer bölümü geçebilir.
9. Tercihlerinizi başarı sırasına göre değil, bölümü kazanma arzunuza göre sıralayın.
Tercih yapabileceğiniz bölümleri belirledikten sonra işin pratiği şudur: Tercih sıralamasını en çok istediğiniz bölümden başlayarak sırayla yazmalısınız. En çok istediğiniz bölüm, en üstte olmalıdır. İstediğiniz bölümleri belirledikten sonra başarı sıralamasına değil, o bölümü ne kadar istediğinize bakın. 30 bölüm tercih etme hakkınız var. Eğer bu sınırı aşıyorsanız o zaman ölü tercihlerinizi çıkartarak kendinize daha fazla tercih yapma şansı yaratabilirsiniz.
10. Bölümlerin kontenjan değişimlerine dikkat edin.
Bir bölümün bu yıl en son hangi başarı sırasından öğrenci alacağıyla ilgili tahminde bulunmak için bir önceki yılın sonuçlarına bakmak gerekir. Genelde geçen yıla yakın bir sıralamayla kapanacağını düşünebiliriz. Ancak, bölümün kontenjanı değiştiyse, durum farklı olacaktır. Geçen yıl 100 öğrenci alan bir bölüm, bu yıl 70 öğrenci alacaksa, bu bölüme girmek zorlaşacaktır. Yani başarı sırası yukarılara gelecektir. Tersi durumda ise, yani geçen yıl 100 öğrenci alan bir bölüm, bu yıl kontenjanını 150'ye çıkardıysa bu bölüme girmek de kolaylaşacaktır. Yani başarı sıralaması düşecektir. Geçen yıl ilk 10,000'i aldıysa, bu yıl belki ilk 15,000'i alacaktır. Ayrıca, bir bölümün kontenjanı ne kadar düşükse başarı sıralamasındaki sapmanın o kadar yüksek olması beklenir. Örneğin bir bölümün kontenjanı 300'se, başarı sıralamasında önceki yıla göre büyük değişimler olmaz. Ama bir bölümün kontenjanı 5'se, başarı sıralamasında çok büyük değişimler yaşanabilir.
11. Trend mesleklerde sıralamalar çok değişebilir.
Her yıl yeni meslek dalları ortaya çıkıyor. Bazı meslekler hızla popüler hale gelirken, bazı meslek dalları da dönemsel olarak trend olur. Bu tarz bölümleri tercih ediyorsanız sıralamasının çok değişebileceğini göz önünde bulundurun. Mümkünse sadece 1 yıl önceki değil, 2 hatta 3 yıl önceki başarı sıralamalarını da dikkate alın.
12. Toplamda bakıldığında bölümlerin başarı sıralamaları düşer.
Her yıl birçok yeni üniversite ve yeni bölüm açılıyor. Teorik olarak yeni üniversiteler/bölümler açıldıkça tüm bölümlerin başarı sıralaması düşer. Çünkü, tüm adayların artık daha fazla seçeneği olduğu için sizinle aynı bölümü yazabilecek bir aday, yeni açılmış bir bölümü tercih edebilir. Bu en üst sıralardaki bölümler için de geçerlidir. 10-15 yıl önce başarılı öğrenciler genelde sadece ODTÜ ve Boğaziçi arasıda tercih yaparken; artık ilk 1000'e giren öğrenciler Hacettepe, Cerrahpaşa tıp fakülteleriyle birlikte Koç, Sabancı, Bilkent gibi özel üniversitelerin pek çok burslu bölümünü tercih edebiliyor. Ben üniversiteye girdiğimde okuduğum bölüm Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği en son Türkiye 142.sini alırken, 2013'te bu sıra 777.liğe kadar geriledi.
Bununla birlikte oturmuş bölümlerin yükselme eğiliminde olduğunu da söyleyebiliriz. Yani bir fakülte yeni açıldığında başarı sırası çok yüksek olmuyor. Eğer bölüm tutmuşsa, 2. yıldan itibaren düzenli bir yükseliş trendine giriyor. Örneğin Özyeğin Üniversitesi'nde birçok bölümün 2011'den 2013'e başarı sıralamasının yükseldiğini görüyoruz.
13. Yeni açılan bölümleri de değerlendirin.
Yeni açılan bölümlerin önceki yıla dair sıralaması olmadığı için bu bölümlerin hangi başarı sırasına kadar öğrenci alacağını kestirmek güçtür. Ancak, tercih yaparken yeni açılan bölümleri de incelemekte fayda var. Çoğunlukla yeni açılan bölümlerin ilk yıl başarı sırası düşük olur. Bu tür bölümler, sınavda istediği puanı alamayıp yerleştirmede sorun yaşayan öğrenciler için bir fırsat olabilir.
14. Tek puan türünden tercih yapmak zorunda değilsiniz.
Farklı meslekler için farklı puan türlerine göre yerleştirme yapılıyor. Örneğin, sağlık bölümleri genelde MF-3 puanına göre öğrenci alırken, mühendislik bölümleri MF-4 puanına göre öğrenci alıyor. Kendinizi bir puan türüyle sınırlamayın. Çok karışık geliyorsa istediğiniz bölümleri belirlerken her puan türüne ayrı ayrı bakıp, sonra belirlediğiniz bölümleri tek listede birleştirebilirsiniz.
15. Maddi durumunuz elveriyorsa özel üniversitelerin ücretli bölümlerini de değerlendirin.
Vakıf üniversitelerinin ücretleri, Türkiye'nin ekonomik şartlarında biraz yüksek, ancak Batı ülkelerindeki üniversite fiyatlarıyla kıyaslandığında oldukça düşüktür. Ekonomik durumunuz yeterliyse özel üniversitelerin -zaten çoğu 50% burslu olan- bölümlerini de değerlendirmeye alın. Burada da tercih yaparken kolaylık olması açısından önerim, devlet üniversitesindeki bölüm tercihlerinizle, vakıf üniversitesindeki bölüm tercihlerinizi önce ayrı ayrı listelemeniz, sonrasında iki listeyi uygun şekilde birleştirmenizdir.
16. Okul birincisiyseniz yaşadınız.
Eğer liseyi birincilikle bitirdiyseniz bu size tercih aşamasında büyük avantaj sağlayabilir. Bazı bölümler, okul birinciliği için ek kontenjan belirler. Bu kontenjanı sadece okul birincileri kullanabilir. Örneğin kontenjanı 50 olan bir bölüm, okul birinciliği için de 1 kişilik kontenjan ayırmış olsun. Bu bölümün başarı sırası da 20,000 olsun. Başarı sırası 20,000'den düşük olan okul birincileri içinde bu bölümü tercih edenlerden puanı en yüksek olanı okul birinciliği kontenjanından bölüme girmeye hak kazanmış oluyor. Bu sıra bazen 100,000'lere kadar düşebiliyor. Bu durumun sebebi şu: Sınava yaklaşık 2 milyon aday girerken, sadece 10 bin lise birincisi olması. Bu lise birincilerinin de zaten yarısı sınavı okul birinciliği kontenjanına gerek kalmadan kazanıyor ve iyi liselerin birincileri de aradan çıkmış oluyor. Geri kalan birincilerin önemli bir kısmının da çok düşük puan aldığını düşünürsek, bu özel kontenjan için meydan sadece birkaç yüz lise birincisine kalıyor. Dolayısıyla okul birincileri tercih yaparken, sıralamanın çok uzağında bile olsa elini korkak alıştırmasın, şansını denesin.
17. Kendi kararınızı kendiniz verin.
Ailenize, öğretmenlerinize, arkadaşlarınıza, büyüklerinize; kısaca fikrine değer verdiğiniz herkese danışabilir, herkesten görüş alabilirsiniz. Ancak, son kararı kendiniz vermelisiniz. Bu sizin geleceğiniz. Başkalarının hayatını değil, kendi hayatınızı yaşayın ve mutlu olmayacağınız seçimler yapmayın.
Tercihlerle ilgili sorularınızı buradan bana iletebilirsiniz.
Ülkemizde 109'u devlet, 70'i özel olmak üzere toplamda 179 üniversite ve bu okullara bağlı binlerce bölüm yer almaktadır. Bu kadar bölümü tek tek inceleyerek tercih yapmak elbette ki oldukça karmaşık ve gereksiz bir çaba olacaktır. Bu nedenle tercih yaparken ilgi alanınız dışında kalan seçenekleri eleyerek başlamanız gerekir. Okumayı kesinlikle düşünmeyeceğiniz şehirleri gündeminizden çıkartın.
2. Okumak istediğiniz üniversiteleri belirleyin.
İş hayatı açısından baktığımızda üniversite okumanın en önemli artısı oluşturacağınız network, diğer bir deyişle çevredir. Boğaziçi, ODTÜ, Koç gibi üniversitelerde okuduğunuzda aldığınız eğitimin yanı sıra edindiğiniz çevre de sizi hayatta birkaç adım öne geçirecektir. Çünkü bu okullarda okuyan öğrencilerin büyük bölümü gelecekte önemli yerlerde olacaktır. İdealist arkadaşlarımın hevesini kırmak istemem ama birçok öğrenci, mezun olduktan sonra eğitim aldığı bölümün dışında bir alanda iş hayatına atılmaktadır. Okuduğunuz bölüm elbette ki önemlidir ama kişisel görüşüm, "İyi üniversite, iyi bölümden önce gelir". Çoğu durumda iyi bir bölümü vasat bir okulda okumaktansa, seviye olarak biraz altında bir bölümü çok iyi bir üniversitede okumak daha doğru bir seçimdir. Okumak istediğiniz okulları seçtikten sonra imkanınız varsa kampüslerine giderek ortamlarını kendi gözlerinizle görün.
3. Okumak istediğiniz bölümleri belirleyin.
Okumak istediğiniz bölümlerin listesini oluşturun. Burada kendinizi bilindik birkaç bölümle sınırlamayın. Bilmediğiniz bölümleri araştırın. Okul ve dershanelerinizdeki rehberlik bölümleri sizlere yardımcı olacaktır. Bir bölümle ilgili bilgi almak istediğinizde size en sağlıklı bilgiyi verecek olanlar, o bölümlerden mezun kişilerdir. Eğer iş hayatına atılmışlarsa yaptıkları işlere bakın. Üniversite tanıtım günleri elbette ki önemlidir ama her fakültenin kendi bölümlerini ballandıra ballandıra anlatacağını unutmayın. Okumak istemeyeceğiniz hiçbir bölümü asla tercih listenize eklemeyin.
4. Tercih yaparken puana değil, sıralamaya bakılır.
Sınavda aldığınız puan başarı sıralamanızın belirlenmesine yarar. Tercih yaparken puanınız pratikte hiçbir işe yaramaz. Yerleştirme, başarı sırasına göre yapılır. Önce Türkiye 1.si istediği bölüme yerleştirilir. Sonra sırayla 2.'nin, 3.nün tercihlerine göre yerleştirmeler yapılır. Bölümün kontenjanı dolmadığı sürece her aday başarı sırasına göre ilk tercihine yerleşmeye devam eder. Size sıra geldiğinde 1. tercihinize bakılır. Bu bölümün kontenjanı dolmamışsa siz de bu bölüme yerleşmiş olursunuz. Yok eğer kontenjan sıra size gelene kadar dolduysa, bu sefer 2. tercihinize bakılır. Orada da kontenjan dolmuşsa, 3., 4. diye dolmamış kontenjan bulana kadar son tercihinize kadar gider.
5. Bölümlerin başarı sıralamaları her yıl değişse de tercihte öncelikli bilgi kaynağıdır.
Peki puanımızın hangi bölüme girmek için yeterli olduğunu nasıl anlayacağız? Başta da söylediğim gibi tercih yaparken bakmanız gereken puan değil, sıralamadır. Sıralamanız hangi bölüme girebileceğinize dair sağlam bir fikir verir ama asla kesin olarak yerleşip yerleşemeyeceğinizi söylemez. Burada yapılması gereken bir önceki yılın başarı sıralamalarına bakmaktır. Diyelim ki MF-4 puan türüyle tercih yapıyorsunuz ve bu puan türündeki başarı sıralamanız 10,000. Girmek istediğiniz bölümün bir önceki yılki taban başarı sıralaması 10,000'den daha gerideyse, örneğin 15,000'se bu bölüme girmeniz beklenir. Bu sıralama 10,000'den ne kadar gerideyse şansınız o kadar yüksek, 10,000'den ne kadar yukarıdaysa şansınız o kadar az olacaktır. Bu yıl istediğiniz bölümün hangi başarı sırasına kadar alacağını kesin olarak bilemezsiniz ama tahmini olarak 7,500-12,500 bandında (geçen yılki başarı sırasının 25% altıyla üstü arasında) olacağını düşünebilirsiniz. Eğer başarı sıralamanız 10,000 ise, geçen yıl tam 10,000'le kapatmış bir bölüm için bu yıl kazanma şansınız kabaca 50%'dir. Çünkü sıralama yukarı da çıkabilir, geriye de düşebilir ve bu olasılıklar birbirine çok yakındır.
6. Puanınızı Çöpe Atmayın.
Yine başarı sıranızın 10,000 olduğu örnekten yola çıkarsak, tercih etmek istediğiniz bölümün bir önceki yılki başarı sırası 50,000'se bu bölüme yerleşmeniz kesin gibidir. Çünkü başarı sırasında bu kadar büyük oynama nadir görülür. Dolayısıyla bir önceki yıl başarı sırası sizin başarı sıranızın altında kalan tüm bölümleri gönül rahatlığıyla tercih edebilirsiniz. Ancak, çok aşağılarda bölümler tercih etmeniz puanınızın bir bakıma boşa gitmesine sebep olur. Bu durum, 150,000 TL paranız var ve paranızın tamamıyla tek bir araba alma hakkınız varken paranızla Audi almak yerine gidip Tata marka araba almanıza benzer. Ama hayalinizdeki araba Tata'ysa yine de siz bilirsiniz.
7. Başarı sıranızın yetmediği bölümler için de makul ölçüde şansınızı deneyin.
Eğer başarı sıranızın 10,000 olduğu puan türünde tercih yapmak istediğiniz bölümün geçen seneki başarı sıralaması 9,000 ise bu bölümü de tercihleriniz arasına dahil edebilirsiniz. Yerleşme olasılığınız 50%'nin altında görünse de azımsanmayacak kadar şansınız olacaktır. Hatta şansınız az olsa bile geçen yıl 5,000. sıraya kadar öğrenci almış bölümleri dahi yazabilirsiniz. Bu da 150,000 TL ile Ferrari almaya benzer. Bakarsınız ihtiyaçtan satılık bir Ferrari'ye denk gelirsiniz, şansınızı deneyin ama kendinizi buna bağlamayın. Tercihleriniz arasında bir uyum olmalı. Tercih haklarınızı kazanma şansınızın düşük olduğu bölümlerle tüketmemelisiniz. Eğer illa ki bir bölüme yerleşmek istiyorsanız tercihleriniz arasında geçen yılki başarı sıralaması sizin sonucunuzdan geride olan en az 4-5 bölümü de mutlaka tercihleriniz arasına koymalısınız. Hatta bunlardan belki ikisi başarı sıralamanızdan en az 30%-40% geride olmalı. Yani bizim örneğimizde 14,000-15,000 veya bu seviyelerin daha gerisinden de birkaç bölüm yazmak gerekir. Yoksa, kimse Ferrari'sini satmaz, arabasız kalırsınız.
8. Başarı sırası yüksek, tercih sırası düşük olan her bölüm ölü tercih değildir.
Tercihleri yaparken bir önceki yılki başarı sıralaması 50,000 olan bir bölümü, başarı sıralaması 9,000 olan bölümden önce yazarsak bunun bir sakıncası var mıdır? Görünürde bu durumun bir sakıncası yoktur ancak, çok anormal bir durum olmadığı sürece başarı sıralaması 9,000 olan bölümü alt sırada yazdığınız için bu bölüme yerleşme şansınız sıfıra yakın olacaktır. Diğer bir deyişle bu tercihiniz ölü bir tercih olacaktır ve bu nedenle bir tercih hakkınızı boşa harcamış olursunuz. Ama sıralamalar birbirine yakınsa rahatlıkla her iki bölümü de yazabilirsiniz. O zaman alttaki tercih ölü olmaz. Başarı sıraları değişebileceğinden iki bölüm bu yılki sonuçlarda yer değiştirebilir. Yani geçen yıl altta olan bölüm, bu yıl diğer bölümü geçebilir.
9. Tercihlerinizi başarı sırasına göre değil, bölümü kazanma arzunuza göre sıralayın.
Tercih yapabileceğiniz bölümleri belirledikten sonra işin pratiği şudur: Tercih sıralamasını en çok istediğiniz bölümden başlayarak sırayla yazmalısınız. En çok istediğiniz bölüm, en üstte olmalıdır. İstediğiniz bölümleri belirledikten sonra başarı sıralamasına değil, o bölümü ne kadar istediğinize bakın. 30 bölüm tercih etme hakkınız var. Eğer bu sınırı aşıyorsanız o zaman ölü tercihlerinizi çıkartarak kendinize daha fazla tercih yapma şansı yaratabilirsiniz.
10. Bölümlerin kontenjan değişimlerine dikkat edin.
Bir bölümün bu yıl en son hangi başarı sırasından öğrenci alacağıyla ilgili tahminde bulunmak için bir önceki yılın sonuçlarına bakmak gerekir. Genelde geçen yıla yakın bir sıralamayla kapanacağını düşünebiliriz. Ancak, bölümün kontenjanı değiştiyse, durum farklı olacaktır. Geçen yıl 100 öğrenci alan bir bölüm, bu yıl 70 öğrenci alacaksa, bu bölüme girmek zorlaşacaktır. Yani başarı sırası yukarılara gelecektir. Tersi durumda ise, yani geçen yıl 100 öğrenci alan bir bölüm, bu yıl kontenjanını 150'ye çıkardıysa bu bölüme girmek de kolaylaşacaktır. Yani başarı sıralaması düşecektir. Geçen yıl ilk 10,000'i aldıysa, bu yıl belki ilk 15,000'i alacaktır. Ayrıca, bir bölümün kontenjanı ne kadar düşükse başarı sıralamasındaki sapmanın o kadar yüksek olması beklenir. Örneğin bir bölümün kontenjanı 300'se, başarı sıralamasında önceki yıla göre büyük değişimler olmaz. Ama bir bölümün kontenjanı 5'se, başarı sıralamasında çok büyük değişimler yaşanabilir.
11. Trend mesleklerde sıralamalar çok değişebilir.
Her yıl yeni meslek dalları ortaya çıkıyor. Bazı meslekler hızla popüler hale gelirken, bazı meslek dalları da dönemsel olarak trend olur. Bu tarz bölümleri tercih ediyorsanız sıralamasının çok değişebileceğini göz önünde bulundurun. Mümkünse sadece 1 yıl önceki değil, 2 hatta 3 yıl önceki başarı sıralamalarını da dikkate alın.
12. Toplamda bakıldığında bölümlerin başarı sıralamaları düşer.
Her yıl birçok yeni üniversite ve yeni bölüm açılıyor. Teorik olarak yeni üniversiteler/bölümler açıldıkça tüm bölümlerin başarı sıralaması düşer. Çünkü, tüm adayların artık daha fazla seçeneği olduğu için sizinle aynı bölümü yazabilecek bir aday, yeni açılmış bir bölümü tercih edebilir. Bu en üst sıralardaki bölümler için de geçerlidir. 10-15 yıl önce başarılı öğrenciler genelde sadece ODTÜ ve Boğaziçi arasıda tercih yaparken; artık ilk 1000'e giren öğrenciler Hacettepe, Cerrahpaşa tıp fakülteleriyle birlikte Koç, Sabancı, Bilkent gibi özel üniversitelerin pek çok burslu bölümünü tercih edebiliyor. Ben üniversiteye girdiğimde okuduğum bölüm Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği en son Türkiye 142.sini alırken, 2013'te bu sıra 777.liğe kadar geriledi.
Bununla birlikte oturmuş bölümlerin yükselme eğiliminde olduğunu da söyleyebiliriz. Yani bir fakülte yeni açıldığında başarı sırası çok yüksek olmuyor. Eğer bölüm tutmuşsa, 2. yıldan itibaren düzenli bir yükseliş trendine giriyor. Örneğin Özyeğin Üniversitesi'nde birçok bölümün 2011'den 2013'e başarı sıralamasının yükseldiğini görüyoruz.
13. Yeni açılan bölümleri de değerlendirin.
Yeni açılan bölümlerin önceki yıla dair sıralaması olmadığı için bu bölümlerin hangi başarı sırasına kadar öğrenci alacağını kestirmek güçtür. Ancak, tercih yaparken yeni açılan bölümleri de incelemekte fayda var. Çoğunlukla yeni açılan bölümlerin ilk yıl başarı sırası düşük olur. Bu tür bölümler, sınavda istediği puanı alamayıp yerleştirmede sorun yaşayan öğrenciler için bir fırsat olabilir.
14. Tek puan türünden tercih yapmak zorunda değilsiniz.
Farklı meslekler için farklı puan türlerine göre yerleştirme yapılıyor. Örneğin, sağlık bölümleri genelde MF-3 puanına göre öğrenci alırken, mühendislik bölümleri MF-4 puanına göre öğrenci alıyor. Kendinizi bir puan türüyle sınırlamayın. Çok karışık geliyorsa istediğiniz bölümleri belirlerken her puan türüne ayrı ayrı bakıp, sonra belirlediğiniz bölümleri tek listede birleştirebilirsiniz.
15. Maddi durumunuz elveriyorsa özel üniversitelerin ücretli bölümlerini de değerlendirin.
Vakıf üniversitelerinin ücretleri, Türkiye'nin ekonomik şartlarında biraz yüksek, ancak Batı ülkelerindeki üniversite fiyatlarıyla kıyaslandığında oldukça düşüktür. Ekonomik durumunuz yeterliyse özel üniversitelerin -zaten çoğu 50% burslu olan- bölümlerini de değerlendirmeye alın. Burada da tercih yaparken kolaylık olması açısından önerim, devlet üniversitesindeki bölüm tercihlerinizle, vakıf üniversitesindeki bölüm tercihlerinizi önce ayrı ayrı listelemeniz, sonrasında iki listeyi uygun şekilde birleştirmenizdir.
16. Okul birincisiyseniz yaşadınız.
Eğer liseyi birincilikle bitirdiyseniz bu size tercih aşamasında büyük avantaj sağlayabilir. Bazı bölümler, okul birinciliği için ek kontenjan belirler. Bu kontenjanı sadece okul birincileri kullanabilir. Örneğin kontenjanı 50 olan bir bölüm, okul birinciliği için de 1 kişilik kontenjan ayırmış olsun. Bu bölümün başarı sırası da 20,000 olsun. Başarı sırası 20,000'den düşük olan okul birincileri içinde bu bölümü tercih edenlerden puanı en yüksek olanı okul birinciliği kontenjanından bölüme girmeye hak kazanmış oluyor. Bu sıra bazen 100,000'lere kadar düşebiliyor. Bu durumun sebebi şu: Sınava yaklaşık 2 milyon aday girerken, sadece 10 bin lise birincisi olması. Bu lise birincilerinin de zaten yarısı sınavı okul birinciliği kontenjanına gerek kalmadan kazanıyor ve iyi liselerin birincileri de aradan çıkmış oluyor. Geri kalan birincilerin önemli bir kısmının da çok düşük puan aldığını düşünürsek, bu özel kontenjan için meydan sadece birkaç yüz lise birincisine kalıyor. Dolayısıyla okul birincileri tercih yaparken, sıralamanın çok uzağında bile olsa elini korkak alıştırmasın, şansını denesin.
17. Kendi kararınızı kendiniz verin.
Ailenize, öğretmenlerinize, arkadaşlarınıza, büyüklerinize; kısaca fikrine değer verdiğiniz herkese danışabilir, herkesten görüş alabilirsiniz. Ancak, son kararı kendiniz vermelisiniz. Bu sizin geleceğiniz. Başkalarının hayatını değil, kendi hayatınızı yaşayın ve mutlu olmayacağınız seçimler yapmayın.
Tercihlerle ilgili sorularınızı buradan bana iletebilirsiniz.